İnfertilite ve Testis Tümörü
Çocuk
sahibi olmak isteyen çiftlerin % 15'i bunu 1 yıl içinde
gerçekleştirmezler. Bunun %20 sebebi sadece erkek faktörüne
bağlı,%30-40�ı hem erkek hem kadın faktörüne bağlıdır.
Son
yıllarda testis tümörü sıklığı giderek artmakta aynı zamanda sperm
kalitesi de azalmaktadır. Testis tümörü ve infertilite aynı etiyolojik
faktörü paylaşıyor olabilir. Yapılan çalışmadan, 3847 olguda anormal
semen parametreleri tespit edilmiştir. Bu olguların 10�unda skrotal
kitle tespit edilmiştir ve radikal orşiektomi uygulanmıştır.
İnfertil olup semen parametreleri bozuk olan hastaların %0,3 ünde testis tümörü tespit edilmiştir.
Sonuç
olarak genel popülasyon karşılaştırıldığında semen analizi bozuk
infertil erkelerde testis tümörü görülme sıklığı, normal popülasyondan
yaklaşık 20 kat daha yüksektir.
J.D.Raman, Craig F Robert, Marc Goldstein. Journal of Urology Vol 174; 1819-1822 November 2005
TEK TARAFLI MI, ÇİFT TARAFLI MI?
İnfertilite
süreleri 1 yıl ve daha fazla olan klinik varikoselli ve anormal sperm
parametreleri olan 369 kişiye varikoselektomi uygulandı. Tek taraflı
mikro cerrahi varikoselektomi uygulanan 212 kişi ile çift taraflı
mikrocerrahi varikoselektomi uygulanan 157 kişi, iki gruba ayrıldı.
Bu
çalışmada çift taraflı varikoselektominin sperm motilitesinde tek
taraflı onarıma göre daha fazla düzelme sağladığı gözlenmiştir.
Bilateral
varikoselektomi ile ilişkili olarak sperm kalitesinde daha fazla
düzelme ve daha yüksek gebelik sonuçları; varikoselin erkek fertilite
potansiyeli üzerine zararlı etkileri olduğu görünüşünü doğrular.
Libman J, Jarvi K, Lo K, Zini A. Journal of Urology 2006; 176(6):2062�2605
ŞİŞMANLIK VE VARİKOSEL
Şişman
ve obez kişilerde varikoselin daha az görülme sebeplerinden bir tanesi
fizik muayenede varikosel tespitinin artan yağ dokusu ile zorlaşması
olabilir. Bir diğer sebep ise artan yağ dokusunun sol renal vene basıyı
azaltarak varikosel oluşumunu önlemesi olabilir.
Handel LN, Shetty R, Sigman M. Journal of Urology 2006; 176: 2138�2140
H-PIN İLE PROSTAT KANSERİ İLİŞKİSİ
Prostat iğne biyopsilerinde yaygın yüksek dereceli prostatik intraepitelyal neoplazi: Sonradan adenokarsinom çıkma olasılığından anlamlı artış.
Windespread high-grade prostatic intraepithelial neoplasia on prostatic needle biopsy:
A significant likelihood of subseguently diagnosed adenocarcinoma
George J.Netto,MD and Jonathan I.Epstein, MD
THE Johns Hopkins Hospital Departments of Pathology,Urology,and Oncology, Baltimore
Am J Surg Pathol 2006;30:1184-1188
Bundan 10 yıl öncesine kadar, biyopside H-PIN
saptanması tekrar biyopsi endikasyonu doğuruyordu. Biyopsilerde kadran
sayısının artırılması ile birlikte bu endikasyonun doğru olmadığı,
H-PIN varlığına kanser çıkma riskini-sıklığını artırmadığı sonucuna
ulaşıldığı için tekrar biyopsi endikasyonu olmadığı belirtildi. Bir
lezyonun kanser öncüsü olduğunu gösteren doğrudan ve dolaylı bulgular
vardır. Bunları değerlendirdiğimizde, H-PIN, prostat kanseri için öncül bir lezyon olarak karşımıza çıkmaktadır.
H-PIN
saptatan her olguda kanser olmayabilir. Yani,herhangi bir yaştaki
prostat iğne biyopsisi yapacak olursanız, o kişide H-PIN bulma
olasılığı, kanser bulma olasılığı ile koşuttur. H-PIN saptamanız, PSA
gibi klinik verilerden bağımsız olarak o kişide kanser olacağını
göstermez. Bu nedenle H-PIN saptanan olgularda kanser bulma olasılığını
saptayan bilgiye gereksinim bulmaktadır.
|